Doğum dünyanın en mucizevi olayı.... Daha mucize olanı ise 9
ayını doldurmaya daha ayları olan bebeklerin hiç beklenmedik zamanda dünyaya
gözlerini açmaları ve minicik bir bedende verdikleri inanılmaz mücadele....
Ben henüz odasını seçmemiştim Mete’nin. Hastane çıkışı
takımımız da hazır değildi. Hastahane kapı süsüne de henüz karar verememiştim.
Hatta Samet’i doğum fotoğrafçısı tutalım diye ikna etmeye çalışıyordum. Ben
bunları planlarken kendimi bir hastanenin yenidoğan yoğun bakımının önünde
acaba bebeğimi gösterirler mi diye beklerken buldum.
29 haftayı daha yeni doldurmustuk ki Mete 1300gr ile dünyaya
geldi. Doğumundan 2 saat sonra yoğun bakıma onu görmeye gittik eşimle. Aşırı
steril ortam diye bizi giydirdiler. Bir küvözün başına götürdüler.
1300 gr bu kadar küçük mü oluyor diye bakakaldım önce. Kıpkırmızı
bir ten. Ağzında kablo, bileğinde kablo, ayağında kablo... Tek hayat belirtisi
inip kalkan göğsü... Nefes alıyor ama o kadar belli ki zorlandığı... Bir nefes
çekmek için ne kadar enerji harcıyor siz tahmin edin.
Önce eşime baktım. O benden daha güçlüdür,daha iyimserdir
iyi bir şeyler söylesin istedim. Gözleri o kadar korku doluydu ki. Neredeyse 10
senedir tanıdığım adamın gözlerinde ilk defa gördüm çaresizliği.. Sonra bir
umut doktora baktım. Yoğun bakım
doktorlarını bilenler bilir zaten. Tek cümle kurdu. “Burası yoğun bakım,her
şeye hazırlıklı olun.”
Çünkü 29 haftalık
1300 gr doğum ileri derece prematüreye giriyor ve riski çok yüksek.
50 gün her sabaha şükürle başladım. Kötü bir haber gelmedi.
Kucağıma almadan,kokusunu bile bilmeden
50 gün onun için süt sağdım. Anneydim ama haftada iki kere görebildiğim bebeğim
için yapabildiğim tek şey buydu.
Bu süreç her anne baba için inanılmaz zor bir süreç. Sonunun
nasıl biteceğini kimsenin kestiremediği bir yol. Bu süreç karşılaştığınız
hastahane personeline göre daha iyi ya da daha kötü hale gelebilir.
Kasım ayı prematüre farkındalık ayı... Aslında herkesin
bu durumun farkında olmasına gerek yok. Devletin,hastanelerin ve sağlık
ocaklarının prematüre bebekler ve prematüre ailelerinin farkına varabilmesi
yeterli.
Sağlık ocakları bilgi bakımından bu konuda inanılmaz
yetersiz durumda. Prematüre bebeklere kış aylarında yapılması gereken aşı
hakkında hiç bir bilgileri yok mesela.
Ben Konya’da iyi bir hastahanede doğum yapmış olmama rağmen
süreçle ilgili bilgilendirme sıfırdı. Hastahaneden taburcu olurken bile
prematüre bebek bakımı ile ilgili hiç bir konuda uyarılmadım, bilgi verilmedi.
Mete’yle ilk 2-3 ayımı inanılmaz panikle geçirdim. Kafayı yediğimi bile
düşündüğüm anlar oldu. Anne olmanın keyfini yeni yeni yaşamaya başladım
diyebilirim.
Doktorların her anne babayla birebir ilgilenmesini
beklemiyorum ama misal çok basit bir öneri geliyor aklıma. Sağlık bakanlığı
prematüre bebeği olan aileler için bir kitapçık hazırlayıp bunu hastahanelerde
bulundurabilir. Anne sütünü yoğun bakıma getirme koşullarından, bebeğin
bakımı,aşıları, kontrollerine kadar her
şeyi içinde barındıran bir kitapçık hazırlamak çok zor olmasa gerek. Sütü nasıl
saklaması gerektiğini bilmeyen bir annenin sütünü çöpe atmak zorunda kalmıştı
hemşire. Çünkü en başında bilgilendiren olmamış ve öyle bir dönemde anne
sütünün bir damlası bile o kadar değerli ki.
Prematüre bebekler annelerinin karnında değil de kalbinde
büyür diye bir laf var. Karnımda büyütemedim ama kalbimde kocaman oldu .
Yenidoğan yoğun bakımı önünde bekleyen tüm anne babalara sabır
ve acil şifa diliyorum. Bu günler çok zor geçiyor ama nihayetinde geçiyor
işte... Yavruları melek olmuş anneler için daha çok sabır diliyorum.