6 Şubat 2015 Cuma

HAYAT SÜRPRİZLERLE DOLU

Bugünler benim için hem heyecanlı hem de biraz hüzünlü geçiyor.

İşimden ayrılıyorum...

Hem umutluyum hem de birazcık ilerisi için tedirginim. Ayrılma kararımın o kadar çok sebebi var ki.. Hangisinden başlasam bilemiyorum.



Önceliğim ailem... Çevremdeki bir çok insanın bildiği üzere evleneli bir buçuk yıl oldu ama biz eşimle işlerimiz yüzünden ayrı şehirlerde yaşıyoruz. Hafta sonları görüşebiliyoruz. İlk zamanlar aynı şehirde iş bulmanın bu kadar zor olacağını hiç tahmin etmemiştim. Zaman geçtikçe ve zorladığımız her kapının kapandığını gördükçe umutlarımız da tükendi biz de tükendik. Artık son çare birimizin işinden fedakarlık yapması gerektiğine karar verdik.

Fedakarlık yapan niye ben oldum? 

Yaptığım işe, çalıştığım sektöre karşı inancımı ve hevesimi çok fazla kaybetmiştim. Bazı hayal kırıklıkları ve kırgınlıklar üst üste geldi. Çalıştığım pozisyonda ne uzuyorum ne de kısalıyorum. Bulunduğum yerde sayar oldum. Artık her şey rutine dönmüş durumda. Dönüp kendime baktığımda farkettim ki bu hal beni daha da tembelleştiriyor. Bazen düşünüyorum. Acaba benim değiştirebileceğim şeyler vardı da ben eksik mi yaptım ya da yerimde sayıyor olmamın tek nedeni ben miyim? Muhakkak payım vardır. Ancak iş hayatında istediğiniz yerde olmak maalesef ki tamamen bizim elimizde olan bir şey değil. Hele de bizim ülkemizde. Benim bunu kabullenmem biraz zaman aldı.Kendimi çok suçladım. Ama artık kabullendim ki eğer kısmet değilse yapabileceğin hiçbir şey yok.

Bu kadar şeyi toplayınca işten ayrılmak en iyisi olarak göründü gözüme. Gelecek hafta hem Ankara'da hem de işimdeki son haftam olacak.

Bu kadar büyük bir karar verdim. İşi bırakıyorum, şehir değiştiriyorum. Bende beklediğimden daha fazla bir heyecan var. Çok anlamsız geliyor ama ben mutluyum." Keşke kalıp devam mı etseydim" tedirginliğini yaşamıyorum. Sadece hayal ettiklerimin gerçekleşmesi için dua ediyorum ve umutluyum. Ayrılmaya karar vermeden önceki zamanlarımdan çok daha fazla umutluyum. En güzeli de bu belki de...

Hayatımda ilk defa her şeyi akışına bıraktım. Gitmem gereken yeri hayat göstersin bana, ben sadece yürümek istiyorum. Rüzgarın estiği yöne savrulmak istiyorum. Sen ne yaparsan yap zaten olacak olan oluyor. Ne eksik ne fazla....  Mutluluğumun, huzurum sebebi belki de bunu kabullenişimdir. Gerçek anlamda bu felsefeyi hayatıma oturtmamdır.

Ya da sadece Orhan Pamuk'un dediği gibidir.

"MUTLULUK, İNSANIN SEVDİĞİ KİŞİYE YAKIN OLMASIDIR YALNIZCA.*"

Artık cevabı zaman gösterecek Ben de merak ediyorum :)

Bu arada "evinde oturursun en güzeli" , "çocuk yapın" , "kadın için en iyisi" yorumlarını yapan sevgili arkadaşlarıma ve çevremdeki herkese söylemek istiyroum ki mutlu olacağımı bilsem yapardım. Evde kalıp eşi ve çocukları için çalışmayı tercih eden üniversite mezunu kadınlara saygım sonsuz çünkü onlar kendilerini mutlu eden yolu tercih ettiler. Bu çok normal. Amma velakin her kadın aynı değil. Bizler birbirimize benzemiyoruz. Hepimizi mutlu eden şeyler çok farklı...


*Masumiyet Müzesi, ORHAN PAMUK









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin